Depremin simgeleşen kareleri unutulmuyor.
Bunlardan biri de afetin merkezi Kahramanmaraş’ta yaşanan acıya ilişkin.
İlk sarsıntıya çalıştığı fırında yakalanan Mesut Hançer, yerle bir olan Ebrar Siteleri’ne koştu.
Beton yığınları ortasında kızını buldu
Gittiğinde ise gördüğü görüntü karşısında büyük bir acı yaşayan Hançer, birbirine girmiş binaların enkazında 16 yaşındaki kızı Irmak Leyla Hançer’in cenazesini buldu.
Elini tutarak bekledi
Baba Hançer, bir geceliğine babaannesinde kalmaya giden ve sarsıntıya yatağında yakalanan kızı Irmak Leyla’nın elini tutarak cenazesinin çıkarılmasını bekledi.
O anlara ilişkin kare ise unutulmayanların ortasına girdi.
Acının yıl dönümünde mezarlığı ziyaret etti
Depremden sonra eşi ve 3 çocuğuyla birlikte Ankara’da yeni bir hayat kuran Mesut Hançer, acının yıl dönümünde ailesiyle birlikte Kahramanmaraş’a geldi.
Hançer, kente girer girmez birinci olarak Kapıçam Kent Mezarlığı’na giderek kızı Irmak Leyla’nın kabrini ziyaret etti. Kızının mezarının başına çiçek bırakan Hançer, duygusal anlar yaşadı.
“2-3 saat çocuğumun elini tutarak bekledim”
Depremde kızıyla birlikte 7 yakınını kaybettiğini, Ankara’da TV 100’de çalıştığını belirten Mesut Hançer, evlat acısının çok farklı olduğunu söyledi. Hançer, “Gidişi oldu gelişi olmadı bir daha. Biz de kendiyle birlikte öldük işte. Biz de kendiyle bir arada öldük yani. Hepsinin acısı farklı ancak evladınki oburmuş. Öbürlerini bastırıyormuş yani anne, baba, abi kardeş acısını daha makus bastırıyormuş. Hiçbir vakit da çıkmadı, çıkmıyor da, hiçbir vakit da çıkmıyor acısı. 2-3 saat çocuğumun elini tutarak bekledim yani o formda. Lakin bir daha da bırakamadık ki elini.” diye konuştu.
“Çok berbatmış evlat acısı”
Her ne kadar Ankara’da yaşasa da sık sık Kahramanmaraş’a gelip kızının mezarını ziyaret ettiğini tabir eden Hançer, “Babaannesinde kalıyordu işte, gezmeye gittiydi oraya. 2 saatliğine gittiydi, işte gelmedi. Her şeyi yarım kaldı. Her şeyimiz bitti yani, her şeyimiz kayboldu, yok oldu. Fırından çıktık geldik bir ümitle fakat ümitlerimizin hepsi yarım kaldı. Geldiğimizde daima enkaz yığınıyla karşılaştık. Belden aşağısı enkazın altındaydı. Ellerinden öptüm, yanaklarından öptüm. İşte ellerine sarıldım, ellerini öptüm ancak hiçbir deva bulamadık. Anında gitmiş anında. Çok berbatmış evlat acısı. Yani yüreğimizin başında ateş yanıyor daha da sönmedi, daha da sönmedi yani.” dedi.
Haber Kaynağı: Demirören Haber Ajansı (DHA)
