Türk futbolunda çabucak her gün yeni olay yaşanmaya devam ediyor.
Ali Koç’un Divan Şurası toplantısında sarı-kırmızılı ezeli rakiplerini gaye alması üzerine Kulübü Lideri Dursun Özbek, gündemde yer alan bahislerle ilgili DHA’ya açıklamalarda bulundu.
İlk olarak Sacha Boey’un transferinden elde edilen 30 milyon euroluk bonservis bedelini çabucak harcamak zorunda olmadıklarını lisana getiren Dursun Özbek şunları söyledi:
Geçen sene Galatasaray’ın kasasına transferden giren bir şey var mıydı, Yoktu. En azından bu türlü bir 30 milyon euro yoktu. Yaptığımız transferlerin hacmine bakarsanız bu dediğiniz sayının fersah fersah üstünde. Galatasaray’a hizmet edecek, Galatasaray’ı muvaffakiyete taşıyacak oyuncuların transferini yaptık. Bir yıldız yağmuru geçen dönem başında geldi. Demek ki ideolojimiz şu değil. Boey’dan 30 milyon geldi haydi transfer yapalım değil. Biz transferi Galatasaray’ın gereksinimine nazaran şekillendiren bir idareyiz. Dediğim üzere geçen sene bu türlü bir transfer yoktu. Ancak yapılan transferlerin altına çizgiyi çekin, bakın, nasıl yapılmış. Boey’dan para geldi, transfer yapacağız diye bir şey yok.
Dursun Özbek, transfer çalışmalarıyla ilgili, “Az evvel de söz ettim. Arkadaşlarım çalışıyor. Önümüzde 5 günlük bir mühlet var. Bu mühletin sonunda kaç transfer yapmışız görürsünüz.” diye konuştu.
“Ali Koç neden Türk futbolunu bölmeye çalışır?”
Son divanı izlemedim ben ancak Fenerbahçe Kulübü Lideri olacak zatın söyledikleri basına da yansıdı. Hasebiyle tarafıma da geldi. Natürel beğenilen bir söz stili değil. Bunu şöyle yorumluyorum ben. Fenerbahçe lideri olacak kişi Vehbi Koç’un torunu. Bu kişi birebir vakitte düzgün bir eğitim almış, Koç ailesinin bir mensubu. Türkiye için Koç ailesi kıymetli bir aile. Yurt dışında ve yurt içinde uygun bir eğitim görmüş, çok değerli eğitim almış. Güzel bir iş hayatı var. Çok güçlü bir aileye mensup. Pekala bu türlü bir kişi niçin Türk futboluna bölünmeyi, kutuplaşmayı ve birbirine düşman olmayı getirmeye çalışır? Türkiye’nin yüzde 75’i Galatasaray ve Fenerbahçe’den oluşuyor. Futbolla ilgilensin, ilgilenmesin yahut takip etsin, etmesin bu bir gerçek. Bizim ağzımızdan çıkan sözler bu insanlara ulaşıyor. Bu insanları etkiliyor. Bu insanların bizim ifadelerimizden beklentileri var. Pekala niçin bu türlü bir kutuplaşmayı, Galatasaraylı yahut Fenerbahçeli diye bölünmeyi ve birbirine düşman olmayı teşvik edici telaffuzlar niçin yapılır?
“Türkiye’yi PKK, FETÖ bölememiş…”
Çok düşündüm. Bu manada daha evvel de bu türlü düşünmüştüm. Bir sözüm de vardı ve onun çok gerçekçi olduğunu düşünüyorum. Artık Türkiye bulunduğu coğrafik pozisyon ve demografik yapısı itibariyle düşmanları tarafından bölünmeye Türk, Kürt diye PKK vasıtasıyla ayrılıkçı kalkışma var. Alevi ve Sünni diye vakit zaman bunu kaşıyan düşmanlarımız var. FETÖ’cü olan yahut olmayan diye 15 Temmuz’da kalkışma yaşadık. Türkiye’nin başında bu türlü belalar varken bir kişi Galatasaray’ı ve Fenerbahçe’yi birbirine düşman ederek hatta sokaklara çağırarak, hatta ‘bunları gördüğünüz yerde tokatlayın’ sözleri üzere ya da ‘gördüğünüz yerde fotoğrafını çekin’ üzere tabirler kullanarak niçin yapar? O kişi birebir vakitte Türkiye’yi seven, Atatürkçü kimlikten ve etik bedelleri yüksek olduğunu söz ediyor. Pekala kardeşim bu kıymetlere sahipsen niçin bu türlü bir hal içine giriyorsun. Başkanlığı kötüle, kulübü kötüle ve hiç ağza alınmayacak formda tabirler kullan Galatasaray için. Benim aklıma iki şey geliyor. Birincisi Türkiye’yi çekemeyenlerin ve düşman olanların Türkiye’yi bölmek için çeşitli davranış biçimleri var. Sanki ben de diyorum bu türlü birisi bir proje mi? Türkiye’yi ne PKK bölebilmiş ne FETÖ bölebilmiş. Yani kimse bölememiş.
“Türkiye’yi bölmek için Fenerbahçeli, Galatasaraylı diye bir proje mi geliştiriliyor?”
Türkiye’yi bölmek için yeni bir proje mi deniliyor yani. Galatasaraylı, Fenerli sokağa çıksın bu davetler var. Bunu çok sakıncalı buluyorum. Çok sakıncalı bir davranış biçimi. Hasebiyle o şahsa (Ali Koç) şunu tavsiye ediyorum. Bundan vazgeç. Türkiye’nin huzura, birlik ve beraberliğe muhtaçlığı var. Türkiye’nin bekasını tehlikeye atacak bu tartışmalar bu türlü başlar ve nerede duracağını bilemezsin. Onun için ben kendisine bu huzuru bozucu, Türkiye’nin birlik ve beraberliğine kasteden davranış biçimi içerisinde olmamasını tavsiye ediyorum. Biz Galatasaray ve Fenerbahçe olarak uğraşımızı, bilek güreşimizi alanlarda yapalım. Bu kulüpler onun için kurulmuş. Bu kulüplerin birinci misyonu alanda bu futbol aktivitesini sevdirebilmek, insanları hafta sonlarında güzel bir vakit geçirmelerini sağlamak ve ekipleriyle mutluluklar yaşamak için yapılan bir aktivite. Bu manada bu türlü düşünürsek olayların bu amaçla yapıldığını kabul edersek o kişi bir proje olarak kulübün başına geldiğini düşünüyorum. Pekala diyelim ki o denli değil. Bu söylediklerim yanlış. Bu davranış biçimini pahalandırmak, bunların olmadığını ve daha evvel söylediklerimin yok farz edildiği devirde bu davranış biçimini nasıl kıymetlendiririz. O kişi güzel yetişmiş, güçlü, güzel bir ailenin verdi, eğitimi çok üst seviyede ve başarılı bir iş adamı. Bunların hepsini bir tarafa yazdığımız vakit bir tane eksik kalıyor. Zira bu patolojik bir olay haline geliyor. Demek ki bir parametre eksik.
“Proje değilsen diğer bir durum var”
Burada sağlıklı olmayan bir durum hasıl oluyor. Onun için bu tutumun ve telaffuzların derinlemesine incelenmesi, bu manada o kişinin kimi takviyelere muhtaçlığı olabileceğini düşünüyorum. Bu tedavi edilmesi gereken bir konu. Dediğim bütün bu özellikleri bir ortaya getirdiğimiz vakit ülkenin birliği ve beraberliği için savaşmış, Atatürkçü, etik pahalara sahip Türkiye’yi düşünen bir kişinin bu manada Türkiye’yi bölmek için şayet bir proje değilsen o vakit kardeşim burada diğer bir durum var. Patolojik bir durum olduğunu düşünüyorum. Bu biçimde incelenip bunun hızla tedavi edilmesinin gerektiğini düşünüyorum”
“Derhal istifa et”
Kulüpler Birliği Vakfı’nın dönemin birinci toplantısında Lideri Ali Koç’un kulüp liderlerine yaptığı bir konuşmaya değinen Dursun Özbek, sarı-lacivertlilerin liderini istifaya davet etti:
Fenerbahçe lideri olan kişinin sözlerine dikkat ettiğinizde daima bir mağduriyet çıkarma, daima bir ağlama hali var. Ağzımızdan çıkan laflara dikkat etmemiz gerekiyor. Bir kulübün lideri, federasyonla hengame ediyor, MHK ile arbedeli, Tahkim ile hengameli. Bütün kadrolarla arbedeli. Bütün gruplarla hengameli cümlemi de şöyle tabir etmek istiyorum. Kulüpler Birliği Vakfı’nın dönem açılışında o kişinin şöyle bir sözü oldu; Bu sene şampiyon olmak için, fıtratımda olan ve olmayan, elimden gelen ve gelmeyen her şeyi yapacağım dedi. Orada 20 tane farklı kadro vardı. Hepsi de Türk futbolu için kıymetli. 20 kadronun da gönlünde şampiyonluk yatar. Kulüpler Birliği Vakfı Lideri olarak bunları öbür 19 ekibe söylüyorsun. Bu türlü bir laf edilir mi? Sen şayet bu tabirin gerisinde duruyorsan, Kulüpler Birliği Vakfı Başkanlığı misyonunu bırak, diye davette bulundum. Bugün de bunu tekrarlıyorum. Derhal istifa etmeli. Ondan sonra Fenerbahçe Kulübü lideri olarak istediklerini söyleyebilirsin.
“Fenerbahçe’nin 10 puan önünde olurduk”
Fenerbahçe Lideri Ali Koç’un Galatasaray’ın algı yaptığı tarafındaki açıklamaları üzerine ise Dursun Özbek şunları söyledi:
Hakem yanılgılarıyla ilgili de birkaç şey söylemek istiyorum. Mukayeseye geldiği vakit Galatasaray’ın kayrıldığı ve Galatasaray’ın lehine yaklaşımlar olduğu tabir ediliyor. Daima bu tarafta bir algı peşindeler. Lideri, yardımcısı, çalışanı, hepsi bu bakış açısında. İncelediğinde şurası çok net, standartlarda bir sapma olmasaydı şu anda biz onların 10 puan önündeydik. Verilen, verilmeyen penaltılar, gösterilen kartlar dikkate alındığında bu ortaya çıkıyor. Bütün bunlar dikkate alındığında asıl mağdurun Galatasaray olduğunu herkesin kabul etmesi gerekiyor. Her konuşmasında bizim algı peşinde olduğumuzu tabir ediyor. Bu türlü bir şey olmaz. Algıyla ilgili çalışan tek kulüp Fenerbahçe. Göğsünü gere gere de bizim yaptığımızı söylüyor.
“Ali Koç’un bırakacağına kaç kişi inandı”
Fenerbahçe Lideri Ali Koç’un Yüksek Divan Şurası Toplantısı’nda “Haziran ayında yeni bir lider ve yeni bir idare şurası olacak.” açıklamasının hatırlatılması üzerine ise Özbek, “Kaç kişi inandı bilmiyorum. Geçtiğimiz periyotta divan konseyi liderleri kendi ortalarında toplanıyor ve sohbet ediyorlar. Biz kendilerini davet ettik, öteki kulübün divan liderleri bir ortaya geldi. Ben de onlara ‘hoş geldiniz’ dedim ve oradan ayrıldım. Fenerbahçe’nin divan lideri bir süre sonra beni aradı. ‘Sayın lider, siz Ali Koç’un lider olarak kalması bizim için çok âlâ demişsiniz’ dedi. Ben de ‘Sen de oradaydın, muhakkak bir mühlet sizinle birlikte oldum ve sonra oradan ayrıldım. Bulunduğum mühlet içerisinde siz bu türlü bir cümlemi duydunuz mu’ dedim. ‘Duymadım’ dedi. Kendisiyle bu türlü bir telefon konuşmamız oldu. Demek ki bu algının peşindeler. ‘Ben başkanlığı bırakacağım, kulüp esasen 10 yıla yakın yıldır şampiyon olamıyor, bu olağan mi diye’ herkese soruyor. Kendisi aslında ‘Bu sene başkanlığı bırakacağım, ben şampiyon olayım’ demek istiyor. Bu konuşmayı kime söylüyor, muhatabını bulmak da sıkıntı. Şampiyonluk bir emeklilik ikramiyesi değildir dedim. Alanda çabanı edersin, kazanırsan şampiyon olursun. Kazanamazsan bunu unut. Bu türlü bir telaşları var. 10 yıla yakın müddettir şampiyon olamamaları travmatik bir durum yaratıyor. Bunun devası arbede ederek değil, uğraş etme hünerini daha yeterli yönetmekle alakalı. Benim onlara bir ağabey tavsiyem şu; Yeşil sahanın içinde kalın. Gücünüzü performansınızı daha üst düzeye çekmek için harcayın.” diye konuştu.
